Gözbebeklerin kaçınarak sakladığı o şey
Bu kaçıncı can kırığının sesi göğü titreten
Nefes almaya tahammülü biten ey gönül, bekle…
Empati yoksunluğu değil,
Olsa olsa münafıklık emareleri onlarınki.
Allah demekle değil, adil olmakla erişilir menzile.
Ne çok acıdı kalbimiz…
Oysa altı üstü birkaç sene yaşayıp gideceğiz.
Kahvenin köpüksüzünü kendimize ayırdık diye mi kırdınız?
Oysa ne çok incelik saklıydı.
Size insansızlığı ilham eden,
Değersizliği damarımıza ince ince işleyen atamızdan mı buldunuz bu haddi?
Sevgili Yaratıcım…
Ve biz, hep sınanıyoruz.
Zil ne zaman çalacak?
Bütün şıklar birbirine benziyor, yorulduk.
İyilerin de bu dünyada mutlu olmaya ihtiyacı var.
Ağlamaya utanacak kadar yaş alsak da,
Bizi üzen sebeplerimizi hangi sandığa kilitleyelim?
Nasıl ifade edelim de
Sevgiyi savunmanın adına dili uzun olmasın?
Nasıl sükût edelim de
Küfrün sesi daha çok yükselmesin?
Ayıp, günah, terbiyesiz…
Zalimin yeter ki gönlü hoş olsun mu?
Bence sadece çocuklar mutlu olsun.
Gerisinin canı, layıklığına savrulsun.
Beynimde dans eden hüzün kelebeklerin ömrü kaç bin gün acaba?
Kekimi çırparken kurduğum hayallerimin nefret ettiği yerdesiniz.
Daha bitmedi ki düşlerim.
Zihnimin odalarında ki çiçekli bahçeleri görseniz şaşırırsınız.
Siz avunun buz dağının görünen kısmıyla.
Sonucunu hepimizin izleyeceği o günde,
Eyvahlar olsun ki telafisi yok hiçbir kötüye.
Heyy sen, umut! Terk etme kalbimizi.
Siz dualar, hep dökülün dilimizden.
Ve mucize, gel artık.
Ardına kadar açtık kapılarımızı.
Öyle bir gel ki
Çocukların neşesi bitmesin.
Göz pınarları kuruyan, zulmedilmiş canlılar
Bu kez sevinçten ağlasın.
Yanan her ağaç yerine onlarcası yeniden büyüsün.
Sokaklar güvenli, evler huzurlu olsun.
Meselemiz aşk olsun,
Bugünümüz dünden ihya olsun,
Ve dünya mesut olsun.
Nurhan Karanfil
18.09.2025
Halk Edebiyatı Dergisi İnternet Sitesi

