Sevmek: Birine gönül vermek, sevgiyle bağlanmak, âşık olmak
Sevilmek: Sevmek eylemine konu olmak
İnsan, sevdiği için mi sevilir yoksa sevildiği için mi sever?
Böyle bir konuyu ele alıp yazmaya başladığımda, aslında kendimle de içsel olarak yüzleşmem gerektiğini düşündüm. Günlük yaşantımızın içerisine dâhil olan bu sevimli konuyu, gönül sohbetlerine de sıkça dâhil ederiz. Kimileri sevmenin önemini vurgularken, kimilerine de sevildiğini bilmek güven verir.
Yaşadığımız olayların bizlerde bıraktığı duygusal sarsıntılara yer vermek gerekirse, bu kavramlar duruma göre yer değiştirebilir; bazen sevmek yavaş adımlarla bir adım önde ilerlerken, sevilmek bir adım geride kalmıştır. Bazı zamanlarda da tam tersi olmuştur.
Sevmek, bize insani değerleri yaşatmak için bir rehber ise sevilmek, bir başkasının bize sunduğu güven pusulası mıdır?
Sevmenin vermiş olduğu beklentisiz bekleyiş, kişiye umut vaat eder veya sevilmenin vermiş olduğu içsel mutlulukta kişiye huzuru sunar. Veyahut ikisini de dengede mi tutmak gerekir?
Şu var ki, denge arayanlar çoğunlukta da olabilir. Fakat eşitlik isteyenler samimi duyguları yansıtabilir mi? Herkesi sevebilir miyiz? Herkesle arasını iyi tutan kendisine yabancılaşır mı?
Failimiz karşımızdaki mi yoksa kendimiz mi?
Bu kavramlar, artık modern dünyanın kara bulutları olarak gönlümüze yerleşmiş bulunur. Hiç fark ettiniz mi bilmiyorum! Psikolojik ve sosyolojik olarak insanlar, neden birbirinden uzaklaştı ve diğer canlılarla daha bir yakınlık kurmaya başladı. Zaten Anadolu’da yaygın olarak süren bu gelenek, şehirleşme kültürüne yerleştiğinde niçin yapay durdu? Gel gelelim, şehirleşme de bizler bunu sadece yalnızlık olarak algılarken, Anadolu’da yaşayan insanlar hâlen kapılarını sonuna kadar herkese açabiliyor.
İnsanlar, sevmek ve sevilmek gibi kutsal değerlerin yitirildiğini dile getiriyor. Peki, sevmek için birey; kendisine ve karşıdakine ne kadar esneklik sağlayıp alan açıyor. Veyahut sevildiği zaman, karşısındakine ne kadar değerli olduğunu hissettiriyor.
İnsanoğlu, ne kadar acı çekerse çeksin ancak bir başka insanda kendisini yansıtır. Diğer canlılarda ise sadece koşulsuz sevilmenin vermiş olduğu rahatlıkla konfor alanında yaşamını sürdürür.
Sözün kısası; hangi seçenek size gönül kapılarını açıp yol gösterir? Her ne yaşanırsa yaşansın insanın elini tutmayı mı, yoksa koşulsuz sevilmenin vermiş olduğu sığınak mı?
Sevmenin asilliğini söndürdüler.
Sevilmenin sıcaklığını soğuttular.
Arafta kalan kalbe,
Hangisini seçeceğini sormadılar.
Dik yokuşu görenler,
Rampayı çıkmayı göze alamadı.
Kavislerin kıvraklığına,
Gönül yolculuğu dayanamadı.
Kalp durmayı bilmiyor.
Devamlı atması gerekiyor.
Sevmek ile sevilmek arasında sıkışınca,
İmdadına canı yetişiyor.
Hacer Taşdemir
Halk Edebiyatı Dergisi İnternet Sitesi

