Ç-öp Çiçeği
…
yavaşladı yürüyüşler
ağustosa doğru tembellik
öncesi
eski konteyner, saksıda çiçek
eğilirim taş kaldırımların önünde, durduğum olmuştur aniden
yaşamak ve yaşatmak üzerine aforizmalar
mum çiçeği gibi gülüşler
arada sırada
ç-öp çiçeği kokar ayaklarımın altındaki yer
neler oluyor hayatta neler
saksıya yeniden diktim bir şeyler, umarım gül-üm-ser
bir zaman sonra boy verir
sarmaşık olur/kauçuktan/çiçekler
kauçuktan çiçek olur mu demeyin üstadım, sırıktan fasulye oluyor ya
onun gibi
aman be, ne yoktan günlerdeyiz, ıssız gecelere bomba yağarken
çırılçıplak konuşmak da kimin neyine
hele şiir yazmayı düşünmek, düpedüz hadsizlik
sardı kauçuğu sarım sarım sarmaşık
eyvahlar olsun sana doğduğum günler, saatler de
ne mum çiçeği oldu yarınlar, ne çer ç-öp başımızdan eksik
özür dilerim sizden haziran
temmuz
ve sımsıcak günler
mısralar eriyor sıcakta ve eylüle kim öle kim kala
dizeler anlamsız bir savaşta kurşun asker…
annemin gözleri de küçülüyor gün geçtikçe, mum gibi eriyor vakitler
oysa ne güzel bir geçmiş dererdik eskiden
solardı güller ve yeniden açardı
şimdi her şey onarılmadan atılıyor ve dikeni alınıyor üzerinden…
yüzünde demin eksiliyor dün vazgeçtikçe, bugün direniyor yarına
oysa ne emek vermişti hepimize kendinden
tarardı saçlarımızı ve tel tel açılırdı düğümler
şimdi hiçbir şey hatırlanmıyor ve bakanın elinde kalıyor hüzünler…
Öp çiçeği, gülü kokla vakitsiz vakitlerde…
Bülent Öntaş, 24.06.205, İstanbul