Susmakla Başlar Yazmak…

Susmakla Başlar Yazmak…
Yazar: İlkin Keçeli


Yazmanın büyülü dünyasına adım atalı çok zaman olmuştu. Ancak fark ettim ki, o kadar çok ses vardı ki etrafımda, içimde bu sebeple en gerilerde kalmıştı, yazmak. Zaman geçmiş unutmuştum. Yanında olan ancak varlığını unuttuğun en sevdiklerin gibi. Ertelemelerle, rutinlerin içinde kaybolmakla bu büyülü dünyanın kapılarını arkama bile bakmadan kendi ellerimle hızla kapatmıştım. Bir nevi kör olmuştum.

Peki ne olmuştu, neden yeniden bu merak uyanmıştı? Yazma isteği Pandora’nın kutusu gibi birdenbire neden açılıvermişti? Cevap çok netti, susmuştu, susturmuştum diğer sesleri. Belki de bunu ilk defa başarıyordum. Çok meraklı ve heyecanlıydım. Ancak hazırdım artık o büyülü bahçeye girmeye, o güzel renkleri görmeye, o muazzam bahçenin meyvelerinin her birinin tadına bakmaya. Tıpkı çocukluğumda annemin çiçeklerini her sulağımda çıkan o toprak kokusu, çiçeklerin ilginç desenleri, renkleri, her birinin hiçbir birine benzemeyen tomurcukları, yapraklarını incelediğim gibiydi. Yani sadece o anın sessizliği içindeki keşiflerim gibi.

Sessizlik sağlanınca, asıl sesler işte tam o anda duyulmaya başladı. İçimde biriken kelimeler, doğru yolu yazarak buluyordu. Öyle güzel bir yoldu ki… rota çoktan oluşmuş, otomatik pilolata alınmıştı çoktan. Rota belli olunca kelimelerde yoldaki güzelliklerin tadını çıkartabiliyor, duygularımı en iyi şekilde ifade edebiliyordu. Ne büyük özgürlükmüş meğer susmak ve hemen ardından yazmaya başlamak. Bu bana çocukluğumu hatırlattı. Kendimle baş başa kaldığım zamanlardaki o sessizliğin içindeki en kıymetli notaları.
Sustuğum yerden çıkan ses beni korkutmuyor. Yalnız mıyım, tek başıma mıyım, anlaşılıyor muyum endişesinden kurtulmaktı bu sessizlik. Derdimi anlatmak için attığım çığlıklar, çabalar artık yerini bu sessizliğe bıraktı ve yazmakla özgürleştim bi anda. Endişeler yerini daha fazla sessizliğin gölgesinde kelimelerdeydi.

Evet yazmak önce susmakla başlıyor, ama sonra büyüyor, yükseliyor sesi okurların iç sesiyle… İşte tam bu sebeple yazmalı insan. Kendi sessizliğini duymak, başkalarının sesine ses olmak için…

Suskunluğum yazarak başka bir melodiye dönüşüyor. Kim bilir, bu sesliğin içindeki yazılarım belki de yeni bir dansa davettir. Kim bilir bir yelerde birileri, kendi sessizliğinin içinde bu sesi bulmayı bekliyorlardır uzun zamandır… O halde bu sessizliğin içinden çıkan kelimelerle oluşan notalardaki , melodi ile dans edelim birlikte…

Bu yazıyı okudunuz mu?

Karanlık Silüetler

Karanlık Silüetler Gözlerin kırpacağı kadardır yaşamak. Kiminin şansı dudak uçuklatırken, Kimileri ise geceye haykırır feryadını. …