Nihale Sokağında

Kara Kalem: Özlem Korkmaz

Bastonlu bir aç dede, nihale sokağında.
Karanlık orta yerde, aydınlık bir eski mum.
Kimi donların cebi, kör bir balık ağında.
Bul da görelim iğne, batmasın sakın umum.

Eskimiş anı perdem ve ardı kör bataklık.
İçi benim şatomdur, dışı aklıma şamdan.
Bunca toz bir arada, sapta yok bir ataklık.
Gözükür mü sabahın fırtınası akşamdan?

Yıl gecenin ortası, alarmım vakte yaslı.
Benzi beti atmış yol, kaldırım yanda yarım.
Karnı boş bir halsizin, dermanı derdin aslı.
Camda durmuş öylece, kar tanesi sayarım.

Sanki yol bir su, deniz; dalgalar, akıntılar.
O görkemli tekneler, şimdi buruşmuş kâğıt.
Kaldı mı belli değil, derinden takıntılar.
Sallandı parça parça, salından kalan ağıt.

Titrek diz ve korkak baş, boş bir cüzdan halkası.
Doldurmak gerek yürek, kanlı yaşar et ancak.
Atan kalbe sor hele, hangi güç kasar kası?
Her bir yiğit bir bayrak, her bir yiğit bir sancak.

Çekiçlerin önünde; boya, beton, tuğla var.
Çiviler eğri büğrü, olsa da hattı birdir.
Dualar çekiçleri, ellerden korur savar.
Yolcular bugün yarın, mekânınız kabirdir.

Kurumuş bir dal gibi, süzülüyor aç dede.
Nihale sokağından, geçip gitti ansızın.
Oymalı bir tabutta, taşınacak aç dede.
Bir başına kalacak, ruhuyla, zamansızın…

Süleyman Korkmaz

Bu yazıyı okudunuz mu?

Gönül Kapısı / Geçmiş Olsun / Balık Ekmek

GÖNÜL KAPISI Hangi gönüle baksam. Değişik renk kapılar. Hangi gönülde kalsam. Farklı dargınlıklar var. Düşünüyor …