Empati ve Sınırlar: Kendi Hikayene Sahip Çık Başkalarının Yükünü Taşımak Yerine Eşlik Etmek Kimsenin zihin çöpünü biriktirmek zorunda değilsiniz. Dinleyebilir, destek olabilirsiniz; lakin unutmayın ki herkesin hayat yolculuğunda kendisi için aşması gereken yollar, çıkması gereken basamaklar ve gitmesi gereken yollar vardır. Bizler yalnızca bu yolda eşlik edebiliriz. Ancak sorunları ve dertleri kendi içimize attığımızda, o sorunlar ve dertler artık sizin …
DevamıDeneme
Susmakla Başlar Yazmak…
Susmakla Başlar Yazmak… Yazar: İlkin Keçeli Yazmanın büyülü dünyasına adım atalı çok zaman olmuştu. Ancak fark ettim ki, o kadar çok ses vardı ki etrafımda, içimde bu sebeple en gerilerde kalmıştı, yazmak. Zaman geçmiş unutmuştum. Yanında olan ancak varlığını unuttuğun en sevdiklerin gibi. Ertelemelerle, rutinlerin içinde kaybolmakla bu büyülü dünyanın kapılarını arkama bile bakmadan kendi ellerimle hızla kapatmıştım. Bir nevi …
DevamıSuyunun Suyunun Suyu
Suyunun Suyunun Suyu Şöyle bir düşünüyorum da acaba atalarımız nasıl bugünlere geldiler. Hiçbir şeyin uzmanlığının olmadığı o günlerde kim kendilerine yol gösterdi de yaşamayı başardılar. Sözüm o ki en iyisini başardılar. Gıda uzmanı yok, tarım uzmanı yok, hayvan uzmanı yok, ilişkiler uzmanı yok, evli çiftler uzmanı yok, stilist yok, diyetisyen yok, psikolog yok uzman üstü uzman yok. Ne yediler ne …
Devamıİlkokul İkinci Sınıftaydım…
İlkokul İkinci Sınıftaydım… Öğretmenimiz, Atatürk’ün hayatını harf sırasına göre hepimize sırayla okutacağını söyledi. Okuma yazmayı henüz yeni sökmüşüz; harfleri tek tek birleştirip satır atlamadan okuyabilmek bile başlı başına bir başarıydı bizim için. Adım “S” harfiyle başladığı için sıra bana neredeyse en sonlarda gelecekti. Arkadaşlarım Atatürk’ün çocukluğu, ailesi, gençliği, ülkenin durumu, savaş yılları, Cumhuriyetin ilanı ve inkılaplar gibi bölümleri çat pat …
DevamıLanet Senaryoda Değişiklik
Lanet Senaryoda Değişiklik Ne senaryoymuş ama bir türlü sonu gelmiyor, Amerikan formatı senaryo; uzadıkça uzuyor. Dünyada ilgi ile izlenen çok tartışılan ve kınanan yüzyılın filminin lanet senaryosunda değişiklik yapılmış. Yeni yayınlanan fragmana bakılırsa serinin yeni filmi yine şiddet içeriyor. Bu defa masum halk sürekli olarak bomba yağmuruna tutulmasa da şehir yine arada bir bombalanıyor. Başta mabet okul hastane olmak üzere …
DevamıYüz
Yüz Merhaba Halk Edebiyatı Dergisi’nin sevgili okurları. Bu yazımda yine farkındalık yaratacak bir konudan söz etmek istiyorum. Konumuz “Yüz.” Yüz denince ilk aklımıza gelen başımızın ön bölümü yani alın, kaş, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölümdür. Yüzler bizim için önemlidir. Çünkü yüzümüzle duygularımızı ifade edebiliyor, başkalarının duygularını yüz ifadelerini analiz ederek anlayabiliyoruz. Ayrıca yüzler tanıdığımız insanları yabancı …
Devamı“Gönül Gel Seninle MUHABBET Edelim”
“Gönül Gel Seninle MUHABBET Edelim” (Ali Ekber Çiçek’i saygıyla anarak) Ya da Vedat Türkali’nin romanından esinlenerek: “Gitti Gitti Gitmedi”. Muhlis Akarsu’nun Madımak’ta genç yaşta katledilmesinin ardından Yavuz Top da “bu dünyadan gider olmuş.” Öncelikle bir müzik tarihçisi olmadığımın göz ardı edilmemesi gerektiğini ve aşağıdaki değerlendirmelerimin öz-bilinç-kültür ilişkisi içinde öznel değerlendirmelerim olacağını belirtmek isterim. Bilindiği üzere 80’li yıllar, tüm dünyada olduğu …
DevamıYalnızlık Ebedi Bir Ölümdür !..
Yalnızlık Ebedi Bir Ölümdür !.. Yalnızlık kimi zaman tepkidir. Anlayışsızlığa, görgüsüzlüğe, saygısızlığa… Bu anlamda bir korunma içgüdüsüdür. İnsanların tahribatından kurtulmanın kalesidir. Güneş tek olduğu için aydınlatır dünyayı, oysa yıldızlar öyle mi? Hangi biri aydınlatabilir kelimelerimizi tek başına? Elbette insanlardan kaçsak da yalnızlığın eline düşünce ondan da zararlar görebiliriz. Sahipsiz kuzuyu yalnızlık sahiplenecek değil ya!.. Bu anlamda bir faydalı yalnızlık, iki …
DevamıÖlmenin Tesellisi Kader Olmamalı!
Ölmenin Tesellisi Kader Olmamalı! Yaşam ve ölüm: Ne kadar zıt kelimeler değil mi? Birkaç gündür yaşadığımız tam da bunun özeti gibi. Günün, güneşinin doğuşunun sıcacık yüreklerimize değdiği bir günün sabahından, rutin işlerin hesabını tutarken bir anda gelen ölümün titrek sesi ve uğultusu yüreğimize kor gibi düştü. Öyle ki, sevdiğimiz kişilerin sesini duymak için çırpınan yüreklerin ritmi sanki sarsıntıların titrenişlerine karışmasıyla, …
DevamıGidenler… Kalanlar… Dönenler…
Gidenler… Kalanlar… Dönenler… Birgül Tombul “Bilmez ki dönen kimse, Giden kimse değildir artık.” Edip Cansever. Böyle der Edip Cansever, doğru… Hem de büyük bir kararlılıkla, hevesle gitti… Ben gidiyorum dedi… Gitmeliyim dedi… Gitmezsem hiç kimse için iyi olmayacak dedi… Birbirimize zaman vermeliyiz dedi… Yoruldum artık taşıyamıyorum dedi… “Gitsem mi?” demedi, gitti… Halbuki nikah masasında ağzımızdan o “Evet!” sözcüğü çıktığında birbirimizin …
Devamı