Yağmur ve Gece / Cezbe

Yağmur ve Gece


bambaşka yağmurlar yağar/eski günden
zifir geceye
ateşi ıs-lık-latan damlaları düşer/kara kapıya
hayat bir hengame
serde öteki yüzü vardır beşerin
ıslaktır hece
edecek bir sözü olacaktır
elbette neferin
laldır
bir suskunluk baskın gelir/dili neylersin…

söylene söylene uzaklaşır kervancıbaşı
şerdir nefreti çağıran zaman
sürüye kurtlar dadanır/serilir post ortaya
belli ki ahmaklık
boşa tüten dumanın tutunacak bacası yoktur
bir yoksunluk küskün gelir/külü söylersin…

hani garipler, hani muharipler
sesi
nefesten
uzaklaşanların
cenneti nerede
bir sabahın cenginde yenik düştüler yine
olsa da nağmesi güzel sözlerin/özü vardır/gözü vardır herşeyin
uzaktır
döner yüzünü maziye
o eski rehberin
bir yorgunluk coşa gelir/seli neylersin…

varılır mı gölgeye kırmızı gül dermeden
tesadüf değildir yol/yolculuktadır neden
hangi şaşkın denginde yanıldı yine
unutulur
açıkta kalanın düğmesiz mintanı
göz kalır tende
tuzaktır
söner gecesi akşam olmadan mahperin
kül uğruna heba olur fırtına/yeli özlersin…

Bülent Öntaş

CEZBE

I-

Bir cana bakar gibi bakıyorum duvara,
konuşuyor benimle
senin konuştuğun gibi.
Havara taşına yaslanıyorum, kucaklıyor teni, kolları varmış gibi
aynı sen gibi, senden seni koparıp getirmiş gibi…

Söyle derviş Yunus, düşününce nasıl yol alıyor aşk-ı muhabbet?

Cana, canana doğru koşuyor güzelim hasret…

İnsan, oturduğu yerden de kavga içindeymiş meğer;
zihinde
bir eylem hâli
düşününce yola girermiş gibi…

Vecd ile nasıl mümkün oluyorsa kavuşma…

Almış getirmiş
çok uzaklardan elin garibini,
sonradan hikâyeye dahil etmiş meğer;
yeknesak şarkılar,
çevirince tökezleyen dizeler…

Her dilin coşkusu ayrı, gülün kokusu başka.
Benimki, anamın öğrettiği kadar, belki azıcık fazla…

Nehirler akıyor denize.
Nehirler…
Ağır aksak yürüyoruz birlikte,
uzak şehirlere doğru
topuğumda diken

Düşünmek de bir eylem, ağrısı gülden başka…

II-

Cevapsız sorgular düşüyor
önüme,
zulümden dönen yaralı sualler…

Ardına bakmadan
çekip gidenlerin yüreğimizdeki
bıraktığı yara
muhabbet bağından
selamı
kesilenlerin
sızısı hangi bileğe vurur önce?

Ol derdine bakmadan başkasına derman isteyenler,
hazan köprüsünden nasıl geçerler
ve hangi dağın efkârı onlara
daha
çok zulüm…

Hanesine vardığımız hancı nereye kayboldu denizde yüzerken?
Kim boğuldu
derede?
Dersini almayan yolcu,
yine mi
yarı yolda kalacak?
Bu sefer hangi gönlün elçisi, söylesene…

Duvara bakar gibi, bakıyorum sana.
Susuyor
heybemdekiler
herkes gibi…

Bülent Öntaş, 14.07.2024, Düşhane

Cezbe: Bir duygunun etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçme hâli.

Vecd: Gerçeklikten kurtulup kendinden geçme ve coşkunluk hâli.

Bu yazıyı okudunuz mu?

Garip Sevdalar

Bugün efkârlıyım, sazlar çalmasın. Dökeyim hüznümü, kalem ağlasın. Aşkın ateşiyle köz oldu küller. Sevda garipliğine …