Varoluş Sancısı

Varoluş Sancısı

Yığınların siması, şehir’in kasvetini yüklenir mi?
Metropol arasına sıkışan ruh,
Yığınlara teslim olmaz mı?
Kalabalık yolların ayak izleri;
Nefesin gölgesinde sokaklara karışmaz mı?

Zamanın geçtiği yolları,
Durdurmak için ışıklar mı gerekli!
Yaşam süresi akıp giderken sonsuzluğa;
Bir selam vermek yüreği aydınlatmaz mı?

Bir yere yetişmek için tüketilen çaba,
Istıraplı yüreğin çarpmasını duymaz mı?
Yüreğin demiri kor ateşle atarken,
Hızlı yürümenin külfeti;
Yürümeye başladığında hissetmez mi?

Haykırış, kahkaha arasına sıkışan caddeler,
Seslerin susmak bilmediği ara sokaklar,
Duvarların dili tutulmuş mekânlar,
Bir kuşun sesine;
Muhabbeti fısıldamaz mı?

Dilin ucuna cümleler yığılır.
Konuşmanın vakti saati seni bekler.
Gözlerin konuştuğu yarenlikte;
Kelamın bir hükmü kalmaz mı?

Vuslat için kadere sığınmak,
Fanusa sığınmak olmaz mı?
Aşka dokunmak için;
İlk önce kendini bilmen gerekmez mi?

Hacer Taşdemir

Bu yazıyı okudunuz mu?

Hanende

… ok gibi mısraları göndersem o sineye surları yıkılmaz ise/gedik açılır gölgede hangi baharda çiçek …