Kelkız

Kelkız

Duydum ki yangın çıkmış dudaklarında,
İtfaiye geç kalmış…
Saçlarına sıçramış alevler,
Kel kalmışsın…
Oysa haberim olsaydı tükürüğümle
Söndürürdüm o alevleri ben…

Belli ki imar izni çıkacak verimli topraklara,
Oysa ben senin gecekondundum…
İçme şu sigarayı,
Yangın tüpümüz bitik demiştim…
Yağmurumuz kesik,
Bulutların vergisini veremedik…

Biliyorum çok sigara öldürdün,
Tütün yanarken sen gülüyordun,
Nasıl bir manyaksın?
Kazayla süslenmiş cinayet…
Besbelli olay yerini yaktın…
Yine de ihbar etmedim seni Kelkız,
Böyle giderse küllük mezarın olacak…

Çakmak aleviyle ısınırsın,
Kibritle romantik dans edersin,
Yaprakları dürüm yapar içersin,
Bu gidişle cehennemi de içesin…
Zebanileri de bir güzel dişlersin…

Beni kaç kere sigara sanıp içmeye kalktın,
Zatımla ilkeller gibi dumanla anlaşmaya kalktın,
“Salak tiryakisiyim” deyip beni izmarit gibi ezdin…
“Bir sigara dalına bir de senin mallığına hastayım.” dedin.
Ama o sigarlar senin hayatına mal oldu Kelkız,
Şimdi söyle bana, hangimiz daha malız?

Senin yüzünden pasif içici oldum.
Eminim içeri baca temizleyici bile soksam artık temizlenmez!..
Olsam da kömür madeni,
İçimde birikse de metan gazı…
Ben de yakacağım inadına bir sigara, en azından giderayak içim aydınlansın.
Söyle bana şimdi Kelkız, hangimiz daha malız?

Şenol Tombaş

Bu yazıyı okudunuz mu?

Hanende

… ok gibi mısraları göndersem o sineye surları yıkılmaz ise/gedik açılır gölgede hangi baharda çiçek …