Kalbimdeki Asil

Kara Kalem: Mehmet Mücahit Yurteri

Donuk bir anın hoş bir tesadüfle canlandığı o gün… İlk karşılaşmamız… Upuzun saçlarını sokağı salan ağaçların yeşilini kıskandıran bir çift göz… “Ne kadar da asil!” dedi dudaklarımdan dökülen birkaç söz.
Kendini taşımaktan yorulmuş eski bir apartmanın kapısından girerken, çıkageldin sen. Zümrüt bakışlarınla beni süzüp, başını öne eğişin. Sonra uslu adımlarla yürüyüp gidişin. Ardından, adım adım aradım durdum. Bazen yoruldum, şanslıysam da seni buldum. Yokluğunda, gizlice çektiğim fotoğrafına bakıp avundum.

Sen gizemli bir bulmaca, peşinden koştukça kaçan yaramaz bir çocuk. Ara sıra kıyı gibi sakin, ekseriyetle köpüren dalgalar gibi hırçın.
“Erkeğin kalbine giden yol, midesinden geçer.”diyerek, leziz sofralar kurdum sana. Ama gözün de gönlün de toktu, çünkü kimseye ihtiyacın yoktu. Sen ki, öyle asil, öyle gururlu.
Kasvetiyle ruhumu boğazlayıp sıkan bir kış günü evden çıkarken, gözlerim aydınlandı birden. Kapının öte yanında sen. Sanki günlerdir çocuksu bir hevesle gelmesini beklediğim bir hediye gibi karşımdaydın. Yere çöküp, üzerindeki kürklü mantoya sarınmış halinle ne kadar da masumdun. Belli ki, havanın soğuk nefesi seni bana doğru üflemişti. “İyi ki geldin! Hoş geldin.” dedim, en güzel davetsiz misafirimi karşılarken.

O günden sonraki her karşılaşmamızda bakışlarımız birleşti, muhabbetimiz derinleşti. Aramızdaki bağ işte böyle hikayeleşti.
Sahi, benden daha iyi kim anlatabilir seni? Kim okuyabilir ruhunu kitap gibi?
Sen sokağın sahiplendiği özgür ve asi ruh, nevi şahsına münhasır bir asil. Her yemeğe burnunu sokmayacak kadar seçici, işine geldiğinde kendini sevdirecek kadar hevesi gelip geçici.
Canın sıkılınca ya da acıkınca çalacağın kapıyı biliyorsun benim güzel kedim, canım tekirim, kalbimdeki asilim.

Sinem Yavuz
İstanbul, Ağustos 2025

Bu yazıyı okudunuz mu?

Halk Edebiyatı Dergisi’nin 69. Sayısı Çıkıyor!

Kavgalı Barış / Şenol Tombaş …………………………………..4 Yok Oğlu Yok / Şenol Tombaş ……………………………..….4 Dedim Dedi …