İlkokul İkinci Sınıftaydım…

İlkokul İkinci Sınıftaydım…

Öğretmenimiz, Atatürk’ün hayatını harf sırasına göre hepimize sırayla okutacağını söyledi. Okuma yazmayı henüz yeni sökmüşüz; harfleri tek tek birleştirip satır atlamadan okuyabilmek bile başlı başına bir başarıydı bizim için.
Adım “S” harfiyle başladığı için sıra bana neredeyse en sonlarda gelecekti.
Arkadaşlarım Atatürk’ün çocukluğu, ailesi, gençliği, ülkenin durumu, savaş yılları, Cumhuriyetin ilanı ve inkılaplar gibi bölümleri çat pat da olsa okudular.

Sonunda sıra bana geldi…
O ana dek ne okuyacağımı bilmiyordum. Elime verilen bölüm “Hastalığı ve Ölümü”ydü.
Cümleleri çözmeye çalışırken birden kelimeler değil, gözyaşlarım dökülmeye başladı.
Hatırladığım kadarıyla “karnından su alınmış ama hastalığı geçmemişti…”
Ve en sonunda Atatürk, sağ tarafına dönerek “Aleyküm Selâm.” demişti…
Bu, onun son sözleriymiş.

Çocuk kalbimle, vatanı için bu kadar çok şey yapmış bir insanın ölümü beni öylesine derinden sarsmıştı ki… Harfleri göremeyecek kadar ağlamıştım.
Öğretmenim gelip yanıma eğildi:
“Yavrum… Kalk, elini yüzünü yıka.” dedi şefkatle.

Sınıfa döndüğümde hocamız, benden sonra gelen öğrenciye değil; sınıftaki en gür sesli ve düzgün okuyan arkadaşa eliyle işaret ederek sadece şunu söyledi:
“Bu iki cümleyi yüksek sesle, düzgünce oku evladım…”

Arkadaşımız derin bir nefes aldı ve önce şu satırları okudu:
“Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir…”

Sonra ikinci sözü okuması istendi:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

O gün Atatürk’ü anlatmakla kalmadık…
Kalbimize kazıdık.

Bazı sözler vardır, bir milletin vicdanına emanet edilir:
“Ey Türk Gençliği!” ile başlayan ve asla bitmeyen o miras gibi…

Ben Atatürk’ü bir metinden değil, gözyaşlarımla öğrendim.
O yüzden hiçbir kitapta yazmayan yerden severim ben onu: Kalbimden.

19 Mayıs sadece bir tarih değil; bir milletin uyanışı, bir milletin yeniden doğduğu gündür.
Kıvılcımı yüreğimizde taşıyanlara selam olsun…

Sevgi İncedere Özmen
(O gün, Atatürk’ü gözyaşıyla öğrenen o küçük kız…)

Bu yazıyı okudunuz mu?

Lanet Senaryoda Değişiklik

Lanet Senaryoda Değişiklik Ne senaryoymuş ama bir türlü sonu gelmiyor, Amerikan formatı senaryo; uzadıkça uzuyor. …