Gönlümün Aslanı (Abdülhamid’im)
Bir yaz gecesi gibiydi gelişin,
Leylin, gecede parlayan yıldızlar gibi.
Gözlerin maviden derin bakardı,
İçimde bitmeyen bir umut resmi. Minik adımlarınla geldin dünyama,
Sessizliğe can katan bir nefestin sanki,
Bir serçenin sabah uyanmasında,
Yağmur sonrası kokusunu salan iğde çiçekleri gibi. Uzaklığın mecburiyeti ikimizi de yakar,
Kim bilir ardında ne sebepler akar.
Anlamadı kimseler kalpleri sanki nâdân…
Neymiş…
Noksan olunca bazı kaderden, Teşekkül etmezmiş buhranlar ve özlemler,
Ne saçma hezeyanlar!
Kalbin odası sayılır mı ki?
Kim kimin yerini doldurabilir ki? Sevgiden fukaralar sizi,
Hepinize gönlümün kapısı artık kilitli.
Samimiyetsizliğin çağında,
Gördüm onları karşımda. Bu can kimin canı ki? Çıkan canan senin olsun.
Bilmişler, kibirliler sanki saadetin hâkimi.
Oysa tuvalin arkasını henüz kimse görmedi. Tatlı oğlum, ruhumun neşesi,
Varlığın varlığıma ne güzel sürûr.
Senli günlerde yüzüm güllünur.
Satırları bile yazarken, bahçede yürüyorum sanki. Bilsen, dualarım da ne umutlar baki.
Varsın zaman elini sürsün yıllarımıza,
Sevinçle birleşince, firak sarsamayacak yüreğimizi.
Nurhan Karanfil
07.08.2025