Geçmişten Bugüne Bir Köprü: Sema Soykan

Geçmişten Bugüne Bir Köprü: Sema Soykan

Bu ayki dosya konusu kadın şairler ve yazarlardı. Aslında geçmişten günümüze birçok kadın yazar veya şairin eserleri olmasına rağmen, ne yazık ki birçoğu günümüze kadar ulaşamamıştır. Bazıları kendi döneminde göz ardı edilmiş, yazdıklarının çoğu da eşleri ya da hocaları tarafından kendi isimleriyle yayımlanmıştır. Tarihsel süreçte bu tek taraflı ilerleme anlayışı, maalesef birçok isimden bizleri mahrum bırakmıştır. Esasen birçok kadın yazar ve eseriyle ilgili yazmak isterim; ancak günümüz isimlerinin de bilinmesi ve tanınması bence göz ardı edilmemeli. Popüler kültürün ve sosyal medyanın hızla öne çıkardığı isimlerden ziyade, gerçek kalemlerin tanınması, geçmiş ve gelecek arasında fikir inşası açısından önem taşıyor diye düşünüyorum.

Bu isimlerden biri benim için Sema Soykan. Çünkü o, yazdığı ve dikkat çekmek istediği konularla ilgili öncelikle derin bir araştırma yapıyor. Kurgusunun içinde verdiği tarihî bilgiler tamamen gerçek belgelere dayanıyor. Anlattığı hikâye örgülerinin içinde yaşamdan, aşktan, heyecandan, kaygıdan, korkudan, isyandan, mutlu anlardan bahsederken, tüm bunların insani yanlarımızın olmazsa olmazı olduğunun farkında olarak kalemini konuşturuyor. Çünkü tarih, sanki insan yaşamlarının içinde var olmamış, salt bilimsel bir araştırma nesnesi olan bir alan değil ki. Bilakis, insanların bu gerçekleri yaşadığı ve şimdiyi anlamak için o duygularla o sahnelerin içine girebilmeyi başardıkça, yazar bizlere ışık olacak bilgilerin hafızamıza kazınmasını sağlıyor.

Sema Soykan’ın yaptığı tam da bu. 1864 yılında yaşanan Çerkes sürgününü ve bu trajediyi konu alan bir roman yazıyor mesela. Adını Adsız Roman koyuyor. Çünkü okudukça, anladıkça, insanların Karadeniz sularında nasıl can verdiklerini hissettikçe romana başka bakıyorsunuz. Adını yüreğinizden yeniden yazıyorsunuz. Sonra kadınlarımız der. Töreler uğruna yaşanan toplumsal sorunları ele alır bir başka romanında. Ardından canım ülkemin Köy Enstitüleri’ne gelir sıra. İlham kaynağı, canı babasının da eğitim aldığı Köy Enstitüleri’nden yetişmesi ve kendisini de Türkiye’nin aydın ve ilerici bir insanı olarak yetiştirmesinden gelir. Babama “söz verdim” der. Sosyal medyada paylaştığı atasözü veya dilimizdeki bazı kelimelerin köken hikâyelerini Öteki Şeylerin Tarihi kitabıyla, kahve sohbetleri tadında kucağımıza bırakır. Okurken bazen gülümsersiniz, bazen gözyaşlarınızı gözünüzün ucunda hissedersiniz. En son Belki gelir. Giriş cümlesi şöyledir: “Anadolu’daki keşkelerden yavru vatandaki belkilere.” Okuyunca bu cümlenin içindeki derinliği anlayacaksınız. Ben biraz tersten başladım anlatmaya. Sema Soykan kimdir, gelin biraz daha yakından bakalım.

Sema Soykan, 4 Ağustos 1973’te Sinop’ta doğmuş Türk romancı, araştırmacı ve iş insanıdır. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Çukurova Üniversitesinde tamamlamıştır. Yazarlık kariyerinin yanı sıra kadın, çocuk ve girişimcilik alanındaki sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak görev almaktadır.

Yayımladığı romanların yanı sıra, aslında onun ilk kitabı bir şiir kitabıdır. Yazma öyküsünü de bir röportajında kendisi şöyle anlatıyor: “Küçüktüm, babam bana beş tane kelime verirdi. Beş kelime geçen hikâye uydururdum. Gel zaman git zaman bu kelimeler beşten yediye, sonra ona çıktı. Ben hikâye ve kurgu yazmayı babamın oyunlarına borçluyum. Tavsiye ederim, çocuklarınızla bu oyunları oynayın. Oyunla gelişen bilgiler kalıcı oluyor ve yaratıcılığı destekliyor.”

Yıllarca tarih araştırmaları yapmış, okumuş, kendisini donatmış bir kişidir Sema Soykan. Bilginin, aynı bankada biriken paranın birikim olması, nasıl bir başkasına da aslında kişinin kendisine de fayda sağlamıyorsa, edinilen bilgilerin de dağıtılmadığı zaman bir başkasının işine yaramayacağını söyler. Bu nedenle yazdım der. Tarihimizi anlamamızı, genç kuşaklara bu topraklarda olanların nedenlerini ve niçinlerini anladıklarında vatan bilincine nasıl dört elle sarılacaklarından bahseder. Her yazar bir bakıma da sorumludur, değil mi? Olup bitene duyarsız kalamaz. Edebiyattan tutun felsefeye, resim sanatına ve mimariye kadar, içinde yaşadığımız olayların başka pencerelerden görünmesini sağlayan şey, üretmektir, paylaşmaktır ve anlamlandırmaktır. “Düşman zihnimizi kuşatamazsa topraklarımızı ele geçiremez.” der. Bir ülkenin güçlü olmasının eğitimden geçtiğini, bu nedenle okumamız gerektiğini ve bizlerin bu konuda aydın insanlar olmamız için tarihi gerçekten anlamamız gerektiğinin altını çizer. Tarihin satır aralarına gizlenmiş notlarını tam da bu nedenle okuyucu ile buluşturur.

Sosyal medyayı aktif kullandığı için okuyucu kitlesiyle arasında çok güzel bağlar oluşmuştur. Desteklediği sivil toplum kuruluşlarındaki faaliyetlerine devam etmekte, birçok alanda gençlere de desteklerini sürdürmektedir.
Kitaplarının tam listesini aşağıya bırakacağım. Okuma listenize aldığınızda seveceğinizden hiç kuşkum yok. “Acıdan geçmeyen her roman eksiktir.” der. Ve bence Sema Soykan okumamış herkes biraz eksiktir. Zira tarihî gerçekliğin içinde kaybolmak ve bugünde kendini yeniden bulmak isteyenler için yazılmıştır sanki her bir cümlesi…
________________________________________
Sema Soykan’ın Kitapları
• Adsız Roman – 1864 Çerkes Sürgünü ve Soykırımı (2018): Adından da anlaşılacağı gibi, 1864 yılında yaşanan Çerkes sürgününü ve bu trajediyi konu alan bir romandır.
• Keşke – Bir Köy Enstitüsü Romanı (2021): Yakın tarihimiz için büyük öneme sahip olan Köy Enstitülerini ve o dönemin toplumsal dinamiklerini anlatır.
• Aşk Her Kadına Yakışır (2016) / Kilit Taşı (2022): Kadın dayanışmasını ve töre baskısını ele alan bu roman, daha sonra Kilit Taşı adıyla yeniden yayımlanmıştır.
• Belki – Bir Kıbrıs Romanı: Kıbrıs yakın tarihini ve 1974 harekâtı gibi önemli olayları konu alır.
• Öteki Şeylerin Tarihi: Kitap eleştirmenleri tarafından “gerçek şiirsel bir anlatım ile sıradan hayatların nasıl derinlemesine işlenebileceğini” gösteren bir eser olarak tanımlanır.
• Aşk’a Dair: Yazarın ilk yayımlanan eseridir ve bir şiir kitabıdır.

Türkan Beyaz

Bu yazıyı okudunuz mu?

Bilgi Kapitalizmi Üzerine Düşünceler

Günlerdir yoğun bir şekilde farklı alanlarda okumalar yapıyorum. Dikkatimi çeken şey şu oldu: Bilgiyi bile …