Arş-ı Âlâ
…
ufacık
bir esintide eski kapılar gıcırdar
rüzgarlı geceye küser
öpülesi
eller
siz hiç anne ağıdı dinlediniz mi?
ay ışığında
kilitsiz kapıların ardında
kurban sesi, kurban nefesi…
demli çayın hüznünde karışır hava
yağmurlu
bulut kendi renginde
sarılası günler
döner
geceye
siz hiç çaresiz gözler izlediniz mi?
siyah beyaz
renksiz duvarların ardında
kurban sesi, kurban gölgesi…
gamlı bay-kuş uçar, çift turna göçer
sıladan gurbet ele
sevilesi diller bülbül olur
ol garip
sineye
siz hiç sıra türküsü söylediniz mi?
zifiri karanlıkta
ve telsiz bağlamaların tamburasında
kurban sesi, kurban sinesi…
an gelir, arşa değer garibin sesi
çoğalır dilden dile
yedi kat dibinde yerin; ey zulmün kalesi
güç olan ne
güçlü olmak da niye
siz hiç birlik olup yol yürüdünüz mü?
onulmaz sokakta
sessiz çığlıkların haykırışında
kurban sesi, kurban direnci…
Bülent Öntaş, 09.06.2025, İstanbul