“Sessizliğin en derin yankısı, kalbinin feryadıdır…” Mehmet Mücahit Yurteri Kara Kalem: Mehmet Mücahit Yurteri Sessiz Feryat Yalnızlık… Ne kadar derin, ne kadar ıssız, Derin bir uçurum gibi, Sesini yutan bir boşluk, İnsan denizinde yankılanmayan bir çığlık… Ne bir dokunuş ulaşır, ne bir ses uzanır, Ne acının adı vardır, ne de bir teselli… Sadece içten içe kanayan bir sızı, Kendi içine …
DevamıMehmet Mücahit Yurteri
Kırık Zaman Defteri (Son Sayfası Yazılmamış Bir Öykü)
Kırık Zaman Defteri (Son Sayfası Yazılmamış Bir Öykü) Kara Kalem: Mehmet Mücahit Yurteri Mehmet Mücahit Yurteri Bakırköy’ün arka sokaklarında zaman, sanki biraz daha yavaş akardı… Beton duvarlara sinmiş çamaşır deterjanı kokusu, sabah ezanıyla karışan martı çığlıkları, kaldırım kenarlarında unutulmuş çocuk çorapları ve yorgun bir güne uyanan insanlar… Burası Çınarlı Sokak’tı… Herkesin birbirini tanıdığı bir sokak… Çınarlı… Gülistan Abla, pazarda en …
DevamıKimdir Esir?
“Zinciri kırmak, bazen yalnızca aynaya bakmaktır; kendini hatırlamak, en büyük özgürlüktür.” Mehmet Mücahit Yurteri Kara Kalem :Mehmet Mücahit Yurteri Kimdir Esir? Zincir… Bir bilekte değil yalnızca; Bazen bir bakışın sessizliğinde, Bazen bir düşüncenin gölgesinde örülür… Mapus… Demirden örülmüş bir kafes midir yalnızca?.. Yoksa hayatın içindeki görünmez parmaklıklar mı?.. Çöker insanın omzuna Bir kuş misali, Gökyüzünü içinde taşıyıp uçamayan… Bedel ödeyenler …
DevamıOn Metrelik Kumaş
“İnsan, yoklukla sınanmaz aslında… Asıl sınav, fazlalığın gölgesinde başlar…” Mehmet Mücahit Yurteri Kara Kalem : Mehmet Mücahit Yurteri On Metrelik Kumaş Yemek… Bir lokma hayat Nefes… Ciğerde titreyen umut Uyku… Geceyle yapılan eski bir barış Örtünmek… Utancın kumaşla buluşması Barınmak… Taşa sığınan tenin duası Bunlar yeter mi insana? Yetmez… Çünkü insanoğlu, Gölgesine bile sahip olmak ister bazen. Daha fazlası… Hep …
DevamıHiç ve Ötesi
“Evren sonsuz, insan ise yalnızca bir kum tanesi, belki de ondan daha az…” Mehmet Mücahit Yurteri Hiç ve Ötesi İnsanoğlu, zamana zincirlenmiş bir gölge, Sırlar peşinde kör bir rüzgâr gibi… Koşmuş durmuş, soluk soluğa, Bilinmezin soğuk nefesi teninde… Peki, yakalayabilmiş mi?.. Ellerinde sadece boşluk mu var?.. Belki hiç, Belki yalnızca bir yankı… Merak etmiş; ruhunun karanlık kuyularını, dünyanın fısıltılar ile …
DevamıSon Durağa Kadar
Son Durağa Kadar Mehmet Mücahit Yurteri Harun, metro durağına giderken, bir an durakladı ve cebinden taba renkli, deri kaplı defterini çıkararak şu notu yazdı: “Bazen bir hayat, trenin gürültüsüne karışır…. Duyulmaz… Fark edilmez… Ama ölür…” Sonrasında, defterini itina ile cebine koyarak yürümesine devam etmişti… Bakırköy Metro İstasyonundaki saat 11:42’yi gösteriyordu… Harun’un ayak sesleri beton zeminle kavga eder gibiydi… Metroya inen …
DevamıSesin Kaldığı Eşik
“İnsan bazen kapının önünde kalır; içeri girse hatıra, kalsa hasret…” Mehmet Mücahit Yurteri Sesin Kaldığı Eşik İnsan yuvasına bağlıdır, Bir çatı, bir sokak, bir şehir, Hatıraların dokunduğu duvarlar, Çocukluk kahkahasıyla büyüyen odalar… Aile; insanın ilk limanı, Bir annenin sıcak sesi, Bir babanın güven veren eli, Bir kardeşin paylaşılan ekmeğidir… Şehir; insanı hem büyütür hem yoğurur, Taş yollarında iz bırakır zaman, …
DevamıSusturulmuş Hikâye
Susturulmuş Hikâye Mehmet Mücahit Yurteri Bakırköy geceye sokulmuştu yine… Caddelerin kenarındaki sarı lambalar, titrek tanıklar gibi zamanı usulca belgeliyordu… Rüzgâr apartmanların arasında uğuldayarak dolaşıyor, bir pencereden perdeyi, ötekinden sırrı aralıyordu… Mehmet Resul… Adı duyulunca hiçbir zihin kıpırdamazdı… Zaten bunu isterdi; unutulmayı, silinmeyi… Otuzlarında, sessizliğe adanmış bir adamdı… Gözlerinde geçmişin eski bir film gibi geriye sarılmış kareleri akardı… Zamanın dışına savrulmuş …
DevamıGölgelerden Doğan Umut
“Her karanlık, kendi içinde bir ışık doğurur, yeter ki gözlerini kapatma…” Mehmet Mücahit Yurteri Gölgelerden Doğan Umut İnsan, kaybedebilir her şeyini; Servetini, sevdasını, hatta kendini… Gökyüzü karanlık bir perde çekerken, Kederin ağır nefesi dolar soluklara… Umutsuz yığınlar örter yeryüzünü, Gözler çaresizlikle dolu vadilerde kaybolur… Karanlık, bir yelkenli gibi savurur umutları, Sessizlik içinde yankılanır, dondurulmuş sesler… Ama insan, ışıksız yaşamaya alışır, …
DevamıTemmuzun Ateşi, Ağustosun Sessizliği
“Bazı ayrılıklar, mevsim gibi yakar; geçip gitmez, içimize çöker…” Mehmet Mücahit Yurteri Temmuzun Ateşi, Ağustosun Sessizliği Temmuz ve ağustos, o cehennem sıcaklarında, Terk edilmiş sokaklar cayır cayır yanarken, Senin yokluğunla doldu günler… Sadece oyalandım, daldım derin, yorgun bir boşluğa… “Dönüyorum, Eylülde!..” diye gülümsemiştin… Ama iki ay, neden iki yıla dönüyordu?.. Belki sadece zamanın acımasız şakasıydı… Gökyüzüne baktım her gece, dua …
Devamı