Sektör İnsanlarının Sizi Manipüle Etmesini Engellemenin Yolu: Bilinçli Tüketici Olmak
Bu pazar size, araştırmacı ve doğru bilgi edinme yollarına sahipseniz, bilginizi temellendirme alışkanlığı sergiliyorsanız, insanların sizi nasıl manipüle edemeyeceğinden bahsedeceğim. Bu örneği, başıma gelen bir olay üzerinden aktaracağım. Böylece, umarım bir gün sizler de benzer bir durumla karşılaşırsanız, verilen cevaplara nasıl yaklaşmanız gerektiği konusunda öz denetim sahibi olursunuz. Elbette niyetim bilmişlik yapmak değil; ancak bir konu hakkında bilgi sahibi olmadığımızda, insanların ne kadar kolay ikna edildiğini şimdi daha iyi anlıyorum ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir gün bir arkadaşım, kozmetik bir firmanın üyeliği için aradı. Firmanın diş fırçalarını çok sevdiğimden, “Tamam, olur,” dedim. Ardından başka bir hanımefendi beni arayarak ürünlerle ilgili bilgi vermek istedi. Kendisine, ürün içeriklerini anlatmasına gerek olmadığını, içeriklere tek tek bakacağımı ve temiz içerik ile doğal ürün hassasiyetim olduğunu belirttim. Gayet iyi anlaştık. Sonra aklıma geldi, güneş kremlerinde mineral filtreleri tercih ettiğimi, eğer ürün içeriği temiz değilse, yani titanyum dioksit içeriyorsa, kullanmayacağımı ve kimseye tavsiye etmeyeceğimi söyledim. Gıdadan kozmetiğe, yaklaşık on beş yıldır etiket okuma alışkanlığım var ve bu alışkanlık hayatıma çok şey kattı diyebilirim. En azından saçma sapan kimyasallara tonlarca para döküp sağlığımızdan olmayı tercih etmediğim için kimse beni yargılamaz sanırım, değil mi? Bu arada beni arayan hanımefendi bu işte yeni ve içerik konusuna çok hakim değildi. Kendi yöneticisine soracağını söyledi. Bu nedenle ona aktarılana inanıp inanmama kısmını kendisine bırakıyorum. Devam ediyorum.
Birkaç gün sonra bana bir mesaj geldi: “O ürünlerde kimyasal içerik varmış ama en ünlü filanca bebek markasının kremlerinde de bu maddeler kullanılıyormuş. Yani güvenle kullanabilirmişiz.” Şimdi burada duralım ve şunu soralım: Bilindik bir marka kullanıyor diye, kullanılan kimyasalın güvenli olduğuna ikna olmamız mı gerekiyor? O markalar kullanıyor diye, bize yan etki yapmayacağını mı düşünmeliyiz? İşte tam da burada, güvenilir markalar üzerinden bir algı oluşturularak kullanıcılar manipüle ediliyor. Oysa doğru ürün içerikleri müşteriler tarafından talep edilirse, ürünü üreten ve pazarlayan firmalar buna göre içerik üretmek durumunda kalır. Kozmetik marketlerin indirim günlerinde, çılgınlar gibi içerik okumadan sepetlere doldurulan ürünleri gördükçe herkese seslenesim geliyor: “O kadar para ödüyor ve cildinizi hasta ediyorsunuz! Hormon sisteminiz, lenf bezleriniz, hatta karaciğerinize kadar toksinleri kendi ellerinizle, kokularına, ışıltılı paketlerine bakarak kendiniz yüklüyorsunuz.”
Bunları anlatmamın elbette bir sebebi var: farkındalık oluşturmak! Bir edebiyatçı, felsefeci veya bir yazar olmak demek, içinde yaşadığın gerçeklikten insanları uzaklaştırmak değildir. Beslenmeden kozmetiğe kadar, zihnimizi ve aldığımız kararları etkileyen böylesi bir sistemde, bence en önemlisi, okuduklarımızı anlayabilmemiz için bile, dikkat edilmesi gerekenlerin fark edilmesini sağlamaktır. Neticede öylesine devasa bir ağ ki, güzellik uğruna bugün dayatılanlar ya da tam aksi, sağlığımız için bizi koruduğunu iddia edenlerin, bizlerin algılarıyla nasıl oynayıp sistemin içinde üzerimizden tonlarca para kaldırdıklarını düşününce, bence sağlığımız da güzellik kavramı da bu kadar ucuz olmamalı.
Bu hafta, hayatın içinden bir sayfa açmak istedim sizlere. Umarım bir kişi dahi olsa etiket okuma alışkanlığı kazanır, çevresine anlatır ve hak ettiğimiz doğal, sağlıklı, temiz içerikli ürünleri hayatımıza dahil edebiliriz. Unutmayın, artık talep edilmeyeni alamadığımız bir dönemdeyiz. Farkındalıklı seçimleri olan insanlar, her zaman daha iyisi ile onurlandırılır.
Sevgilerimle,
Türkan Beyaz