Sinübüter Mutasyonların Nötrlüğü Yeniden İnceleniyor: Maya Üzerine Bir Çalışma

Sinübüter Mutasyonların Nötrlüğü Yeniden İnceleniyor: Maya Üzerine Bir Çalışma


Protein kodlayan genlerdeki sinonim (eş anlamlı) mutasyonlar protein dizilerini değiştirmez ve bu nedenle genellikle nötr veya nötre yakın kabul edilir. Ancak, bu varsayımı deneysel olarak doğrulamak için yapılan yeni bir çalışma, bu genel kanıya meydan okuyor.
Araştırmacılar, farklı fonksiyonlara ve ekspresyon seviyelerine sahip 21 endojen gende, her biri sinonim, yanlış anlamlı (nonsnonsynonymous) veya anlamsız (nonsense) bir mutasyon taşıyan 8.341 maya mutantı oluşturdular. Bu mutantların zengin bir ortamdaki fitness’ı (uygunluğu) vahşi tipe göre ölçüldü.

Çalışma sonucunda şaşırtıcı bir bulgu ortaya çıktı: Sinonim mutasyonların dörtte üçü fitness’ta önemli bir azalmaya neden oldu. Dahası, fitness etkilerinin dağılımı, sinonim ve yanlış anlamlı mutasyonlar arasında genel olarak benzerdi (ancak aynı değildi). Hem sinonim hem de yanlış anlamlı mutasyonlar, mutasyona uğrayan genin mRNA ekspresyon seviyesini sıkça bozdu ve bu bozulmanın derecesi, fitness etkisini kısmen öngördü.

Ek çevresel koşullarda yapılan incelemeler, yanlış anlamlı mutantlar için çevreler arası fitness varyasyonlarının, sinonim mutantlara göre daha fazla olduğunu gösterdi. Her ne kadar her bir ortamdaki fitness dağılımları benzer olsa da, bu durum, değişen bir ortamda sabitlenebilmek için yanlış anlamlı mutantların daha küçük bir oranının her zaman zararsız olduğunu düşündürüyor. Bu bulgu, genellikle yanlış anlamlı ikame oranlarının sinonim ikame oranlarından önemli ölçüde düşük olmasının yaygın gözlemini potansiyel olarak açıklayabilir.
Çoğu sinonim mutasyonun bu güçlü nötr olmama durumu, eğer diğer genler ve diğer organizmalar için de geçerliyse, mutasyon, seçilim, etkili popülasyon büyüklüğü, ayrışma zamanı ve hastalık mekanizmaları hakkındaki sayısız biyolojik sonucun yeniden incelenmesini gerektirecektir. Zira bu sonuçlar, sinonim mutasyonların nötr olduğu varsayımına dayanmaktadır.
• Kaynak : PMID: 35676473

• PMCID: PMC9650438

• DOI: 10.1038/s41586-022-04823-w
Bu makalenin orjinalini ingilizce kaynağından okuyabilirsiniz ama bu ne demek ? Neden önemli biraz daha güncel bir açıdan anlatmak gerekiyor. Güncel kısmını anlattıktan sonra yani gündelik dilde biraz açtıktan sonra üzerine düşünmemiz gereken meseleye geleceğim merak etmeyin.

“Sessiz” Gen Mutasyonları Aslında O Kadar da Sessiz Değil mi?
Şimdiye kadar bilim insanları, genlerdeki “sessiz” mutasyonların (yani proteinin yapısını değiştirmeyen mutasyonların) genellikle zararsız olduğunu düşünüyordu. Düşünsenize, bir kelimenin yazılışında ufak bir değişiklik yapıyorsunuz ama kelimenin anlamı aynı kalıyor gibi. Bilim camiası da bunu, vücudumuzdaki proteinlerin işlevini etkilemeyen küçük değişiklikler olarak görüyordu.
Ama yapılan yeni bir araştırma, bu inancı yerle bir ediyor! Maya üzerinde yapılan bu büyük deneyde, araştırmacılar binlerce farklı mutasyon oluşturdular. Bu mutasyonların bir kısmı sessizdi, bir kısmı da proteinin yapısını değiştiren “gürültülü” mutasyonlardı. Sonuçlar mı? Sessiz mutasyonların bile büyük bir kısmının, mayaların yaşam mücadelesinde (yani “fitness”larında) olumsuz etki yarattığı ortaya çıktı. Hatta bu sessiz mutasyonların etkisi, proteinin yapısını değiştiren mutasyonların etkisine şaşırtıcı derecede benziyordu.
Peki bu sessiz mutasyonlar ne yapıyordu da zararlı oluyordu? Anlaşılan o ki, genin kendisinin üretim miktarını (mRNA seviyesini) etkiliyorlardı. Yani kelimenin anlamını değiştirmese de, o kelimenin ne kadar yüksek sesle veya hızlı söylendiğini etkileyebilirlerdi. Ve bu üretim miktarındaki bozulma, canlının sağlığını da etkiliyordu.

Bu bulgu neden önemli? Çünkü genetikle ilgili birçok bilimsel sonuç, sessiz mutasyonların zararsız olduğu varsayımına dayanıyor. Eğer bu yeni bilgi doğruysa ve sadece mayalarda değil, başka canlılarda ve insanlarda da geçerliyse, o zaman:

• Evrim teorisi: Canlıların nasıl değiştiğini ve geliştiğini yeniden düşünmemiz gerekebilir.
• Hastalıklar: Bazı hastalıkların neden ortaya çıktığına dair bildiklerimiz de değişebilir. Belki de bir hastalığa yol açtığını düşündüğümüz mutasyon, aslında sessiz bir mutasyonun yol açtığı başka bir sorunun sonucudur.
• Genetik testler: Genetik testlerde “zararsız” kabul ettiğimiz bazı değişiklikler aslında önemli olabilir.

Bu araştırmanın gösterdiği şey, “küçük ve görünmez” sandığımız bazı şeylerin bile, aslında sistemin genel işleyişi üzerinde büyük ve olumsuz bir etki yaratabileceğidir. Tıpkı bir bilgisayarın arka planında çalışan ve önemsiz gibi görünen küçük bir yazılım hatasının, tüm sistemin yavaşlamasına veya çökmesine neden olabilmesi gibi.

Duygu durumlarımız için de benzer bir durum geçerli olabilir mi? Bazen “önemsiz” veya “küçük” gibi görünen olumsuz deneyimler, aslında bizim genel ruh halimiz ve işlevselliğimiz üzerinde sandığımızdan daha derin ve kalıcı etkiler bırakabilir. Belki de beynimizdeki veya vücudumuzdaki bazı biyolojik süreçler, bu “küçük” olumsuz deneyimlerden sanıldığından daha fazla etkileniyordur. Ancak bu, doğrudan bu maya araştırmasının bulgusu değildir, sadece bir paralel düşünce olarak düşünülebilir.

Ama ben makalenin şu öğretisinin ciddi manada değerlendirilmesi tarafındayım. Bir şeyin “önemsiz” veya “fark edilmez” görünmesi, onun etkisiz olduğu anlamına gelmez. Genler söz konusu olduğunda, proteinin yapısını değiştirmeyen mutasyonlar bile, genin ne kadar üretileceği gibi arka plan süreçlerini bozarak ciddi sonuçlara yol açabiliyor.

Özellikle hayatın olağan akışında fark etmediğimiz, bastırdığımız veya önemsiz gördüğümüz küçük, kronik stresler, kaygılar, sürekli bir gerginlik hissi gibi olumsuz duygu durumları, zamanla vücudumuzda sessizce birikim yapabilir. Bu durumlar, görünürde büyük bir travma olmasa da, tıpkı genlerin arka plan işleyişini bozan mutasyonlar gibi, vücudumuzun hormonal dengesini, bağışıklık sistemini veya sinir sistemini kronik olarak olumsuz etkileyebilir. Bu da uzun vadede çeşitli fiziksel hastalıklara zemin hazırlayabilir veya mevcut hastalıkları kötüleştirebilir. Psikolojide “psikosomatik hastalıklar” denen durumlar da tam olarak bunu ifade eder: zihinsel durumların bedensel belirtiler yaratması.

Peki iyileşmek mümkün değil midir? Yani bu kadar küçük ve önemsiz gözüküp bizi derinden etkileme olasılıklarını düşününce, etkilerinden kurtulma şansımız var mıdır ? Elbette! Bu makaledeki “olumsuz etkileri fark etme ve yönetme” fikrini duygu durumlarımıza uyarlarsak, olumsuz duygu durumlarımızı fark etmek, anlamak ve onlarla başa çıkma yollarını öğrenmek (stres yönetimi, terapi, mindfulness vb.) bize “iyileşme sağlayabilir.” Bu, vücudumuzun kendini yenileme, dengeye gelme ve hastalıklarla mücadele etme yeteneğini güçlendirebilir. Tıpkı bir bilgisayarın arka plandaki küçük hataları giderdiğinizde daha verimli çalışması gibi. Unutmayın, her şey fark etmekle başlar. Fark ettikleriyle mücadele eder insan. Kendimizi tanıdıkça, bize İyi gelen veya gelmeyen insanları, olayları, duygu durumlarını fark ettikçe, değişim kaçınılmaz olur. Adım adım inşa eder insan kendisini. Ama bedenine, ruhuna, kendi zihnine kapalı hale geldiğinde, fark etmediğinde, düşünmediğinde neyi inşa edeceğini nereden bilebilir ki? Kendimizin farkına varmak için kendimizle kalmaya, kendimizi dinlemeye ihtiyacımız olduğunu unutmayın. Bu bir öz bakımdır ve kendimiz olmadığımız her an, belki o arka plandaki küçük bilgisayar hataları gibi, ruhumuzun işlevselliğini kaybetmesine ve mutsuz hallerimizin arka planındaki esas meselenin ne olduğunu anlayamamaktan kaynaklandığını fark edebiliriz.
Türkan Beyaz
06.07.2025

İlham Kaynağım, sevgili Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın
Sosyal medya hesabında bununla ilgili bir paylaşımı dikkatimi çekti ve üzerine araştırınca ben de sizlerle kendi fikirlerimi paylaşmak istedim. Sayfasında çok güzel içerikler var ve hayatınıza katkı sağlamak için takip edebilirsiniz.
Not: Çeviri yardımı yapay zeka desteği kullanıyorum. Bilimsel makalelerde daha derin araştırma yapmak isteyenler orijinal dilinden kendi araştırmaları ile faydalanabilir. Bunu şundan yazıyorum. Güncel konu araştırmalarında, yabancı her dili bilemeyebilirsiniz. Ama bilimde bilgi edinme yollarında entegrasyon sağlanması konusunda kesinlikle bazı uygulamaları destekliyorum. Unutmayın, matbaa yasaklanması o dönemde bizi ne kadar geriye itmişti.

Bu yazıyı okudunuz mu?

Ölüm Kalım Maçı

Ölüm Kalım Maçı Malum, ortalıklar karışık kimin bombası kimin hava sahasında belli değil, Üstelik dünya …